30 Nisan 2024 - Salı

Şu anda buradasınız: / ÖMRE BEDEL BİR GECE KADİR GECESİ
ÖMRE BEDEL BİR GECE KADİR GECESİ

ÖMRE BEDEL BİR GECE KADİR GECESİ MUHAMMED İSLAMOĞLU

Kendisinden başka hak ilâh olmayan, Âlemlerin Rabbi Allah, mü’minlerin hayat Kitabı olan Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyurdu:

            “Gerçek şu ki Biz, onu (Kur’ân-ı Kerim’i) Kadir Gecesi’nde indirdik.

            Kadir Gecesi’nin ne olduğunu sana bildiren nedir?

            Kadir Gecesi, bin aydan daha hayırlıdır.

            Melekler ve Ruh, onda Rabblerinin izniyle her bir iş için inerler.

            Fecrin çıkışına kadar bir esenliktir (selâmdır) o.”1

 

            Bin aydan hayırlı olan bir gece… Bin ay = Seksen üç yıl, dört ay eder… Böyle uzun bir ömürde sağlam bir iman ile işlenecek salih amelden daha hayırlı olan bir gece… Bin aydan maksad, içinde Kadir Gecesi bulunmayan bin aydır…

            Şeyhu’l-İslâm Ebu’s-Suûd Efendi (rh.a.), meşhur tefsirinde şu bilgileri kaydeder:

            “Bu ifade, Kur’ân’ın şanının ve mertebesinin ne denli yüce ve büyük olduğunu bildirmektedir. Zira Kur’ân’ın zamir ile ifade edilmesi (Onu Kadir Gecesi’nde indirdik), onun sahih olarak zikredilmesine ihtiyaç duyulmayacak kadar meşhur olduğunu bildirmektedir. Sanki Kur’ân bütün zihinlerde hazırdır. Yine Kur’ân’ı indirmek fiilinin azamet nûn’una isnâd edilmesi (Biz indirdik), onun son derece önemsendiğini bildirmektedir.

            Kur’ân’ın indirildiği zaman da, “Kadir Gecesi’nin ne olduğunu sana kim bildirdi?” Kelâmıyla tâzim edilmektedir. Zira bu kelâm, Kur’ân’ın yüce kadrinin, mahlukatların idrak dairesinin dışında olduğuna, Allamu’l-Ğuyûb (bütün gayıbları bilen) Allah’dan başka hiç kimsenin onun mahiyetini hakkıyla idrak edemediğine delâlet etmektedir. Nitekim, “Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır” kelâmı da bu hakikati bildirmektedir. Zira bu kelâmdan önce Peygamberimiz, onu anlamaya teşvik edilmekte ve onun ne olduğunun bildirileceği zımnen va’dedilmektedir. Bu kelâm da, onun şanının icmalî olarak beyan etmektedir.”2

 

            Kadir Gecesi için kaynak eserlerde şunlar beyan edilir:

            “Hakim ve İbn Ebi Şeybe, Hassan ibnu Hureys tarikiyle Said b. Cubeyr’den İbn Abbas (r.anhuma)’nın şöyle dediğini rivayet eder:

            - Kur’ân-ı Kerim, bütünüyle (Kadir Gecesi’nde) Levh-i Mahfuz’dan dünya semasındaki Beytu’l-İzze’ye indi. Cebrail (a.s) bundan, peyderpey Rasulullah (s.a.s.)’e indirdi.3

 

            Hakim, Beyhakî ve Nesâî, Davud b. Ebi Hind tarikiyle İkrime’den İbn Abbas’ın şöyle dediğini rivayet etmişlerdir:

            - Kur’ân-ı Kerim, önce bir bütün olarak, Kadir Gecesi’nde dünya semasına, bundan sonra yirmi sene boyunca parça parça inzâli tamamlandı.4

 

            “Kadir: Hüküm vermek.

            Allah Teâlâ, o gecede bir yıl içerisinde olacak şeyler hakkında hüküm verdiği için bu geceye bu ad verilmiştir.”5                                                               

            Rabbimiz Allah şöyle buyurur:

            “Hâ, Mîm.

            Apaçık Kitaba andolsun.

            Gerçekten Biz, onu mübarek bir gecede indirdik. Gerçekten Biz, uyaranlarız.

            Ki onda (o gecede) her hikmetli iş ayrılır.”6

 

            “Mübarek bir gece” Ekseri âlimler bunun, Kadir Gecesi olduğunu söylemişlerdir. İmam Fahruddin er-Râzî (rh.a), meşhur tefsirinde bu görüşün delillerini şöyle beyan etmiştir:

            “1- Allah Teâlâ: “Şübhesiz Biz, Onu (Kur’ân’ı) Kadir Gecesi’nde indirdik.”       (Kadir, 97/1) buyurmuştur. Burada da: “Gerçekten Biz, onu mübarek bir gecede indirdik.” buyurmuştur. Dolayısıyla burada bahsedilen mübarek gecenin, bu iki ayet arasında bir tenâkuz olmaması için, Kadir Gecesi denen o gece olması gerekir.

            2- Cenâb-ı Hakk: “Ramazan ayı ki, onda Kur’ân indirildi.” (Bakara 2/185) ayetinde Kur’ân’ın, Ramazan ayında indirilmeye başlandığını bildirilmiştir. Burada ise, “Biz, onu mübarek bir gecede indirdik.” buyurmuştur. Binâenaleyh bu mübarek gecenin Ramazan ayında olması gerekir. Bu mübarek gecenin Ramazan ayında bulunduğunu söyleyen herkes, bunun, Kadir Gecesi olduğunu söyler. Dolayısıyla bu mübarek gecenin, Kadir Gecesi olduğu anlaşılır.

            3- Allah Teâlâ, Kadir Gecesi’nden bahsederken: “Melekler ve Ruh, o gecede, Rabblerinin izniyle her bir iş için iner de iner. O gece, (……) bir selâmdır.” (Kadir, 97/4-5) buyurmuş, bu ayette ise: “Her hikmetli iş, katımızda bir emir ile onda ayrılır.” buyurmuştur. Bu ifade, Kadir Sûresi’ndeki o ifadeye uygunluk arz eder. Cenâb-ı Hakk burada, “Katımızdan bir emir ile” orada ise, “Rabblerinin izniyle her bir iş için…”, burada “Rabbinden bir rahmet olarak” orada ise, “O gece bir selâmdır” buyurmuştur. Bu vasıflar, birbirleriyle mukayese edildiğinde, bu iki gecenin aynı gece olduğunu söylemek gerekir.”7

 

            Mübarek Kadir Gecesi, kendisinden başka hak ilâh olmayan Âlemlerin Rabbi Allah Teâlâ’nın:

            “Ramazan ayı… İnsanlar için hidayet olan ve doğru yolu ve (hak ile bâtılı birbirinden) ayıran apaçık belgeleri (kapsayan) Kur’ân onda indirilmiştir.”8 diye yüce kıymetini beyan buyurduğu Ramazan ayının içinde olan bir gecedir. Bu mübarek geceyi hakkıyla ihyâ eden mü’min müslümanların mağfiret olunduğunu müjdeleyen, “âlemlere rahmet olarak gönderilen” Rasulullah Muhammed (s.a.s.)’dir!

            Ebu Hüreyre (r.a.)’ın rivayetiyle şöyle buyurur Rasulullah (s.a.s.):

            “Her kim imanından dolayı ve ecrini yalnız Allah’dan umarak Kadir Gecesi’ni taatle geçirirse, onun lehine geçmiş günahları mağfiret olunur.”9

 

            Kadın olsun, erkek olsun her mü’min müslüman kulun, Kadir Gecesi’ni taatla, yani itaat ve ibadetle geçirdiği takdirde, Rasulullah (s.a.s.)’in beyan buyurduğu mükâfatı hakkeder… Yani, Allah onun geçmiş günahlarını mağfiret edip kendisini affolunmuş kullarının arasına katar… Bu sevaba nâil olmak ve bu mükâfatı hakkedebilmek için, ihyâ edilen gecenin, “Kadir Gecesi” olduğundan bir şübhe olmamalıdır… Bu şübhenin ortadan kaldırılması ise, ancak “Ramazan Hilâli”’ni, Rasulullah (s.a.s.)’in beyan buyurduğu ölçüye göre tesbit etmek gerekir. Ramazan Hilâli’nin doğru tesbit edilmesiyle başlayan Ramazan ayında, yine Rasulullah (s.a.s.) beyan buyurduğu ölçüye göre “Kadir Gecesi” tesbit edilmelidir… 

            Allâme İbn Hacer el-Askalânî (rh.a), Fethu’l-Bârî adlı eserinde bu konuda şöyle diyor:

            “Kadir Gecesi’ni ihyâ etmekle, Ramazan’ı ihyâ etmek arasındaki ilişki açıktır. Çünkü Kadir Gecesi’ni aramak özel bir önem ve tam bir mücahedeyi gerektirir. Bununla birlikte kişi, Kadir Gecesi’ni bula bilirde bulmaya bilirde Kadir Gecesi’ni arayan kişi, bundan sevab alır. Şayet Kadir Gecesi’ne rastlarsa sevabı daha büyük olur.”10

 

            “Sahih-i Müslim Şerhinde bu konuda şunlar beyan edilmiştir:

            “Kadir Gecesi hakkındaki sevaba nâil olmak için ulemâdan bazılarına göre bütün geceyi ibadet ve taatla ihyâ etmek şart değildir. Yatsının farzını kılmak bile o geceye va’d buyurulan sevaba nâil olmaya kâfidir. Fakat zâhire bakılırsa, o gecenin sevabına nâil olabilmek için bütün geceyi ibadetle ihyâ etmek şarttır. Bir günün yalnız bir kısmında veya onun ekserisinde oruç tutmakla bir kimse oruç tutmuş sayılmayacağı gibi, Kadir Gecesi’nin bir kısmında ibadet yapmakla dahi, o gece ihyâ edilmiş sayılmaz.

            Bu Hadislerin zâhirine bakılırsa, zikredilen ibadetler sebebi ile geçmiş günahların hem büyükleri, hem küçükleri affolunacaktır. Allah Teâlâ’nın fadl u keremi hududsuzdur. Binâenaleyh her iki nev’î günahları affetmesi mümkünse de, bu gibi hadisler husussunda ulemâ-i kiramın meşhur olan mezhebi, yalnız küçük günahların kasdedilmiş olmasıdır.”11

 

            Mübarek Kadir Gecesi’nin doğru tesbiti, Ramazan ayının ilk gününün hilâlini görmek ve doğru tesbit etmekle gerçekleşir… Eğer Ramazan ayı, “Rüyet-i Hilâl”e göre tesbit edilmez de, her zaman yanılma payları büyük olan hesab edicilerin hesabına, yani takvi hesabına göre ilân edilecek olunursa, Rasulullah (s.a.s.) verdiği ölçüden sapılmış ve yanılmış olunur. Böylece Ramazan ayına yanlış başlanmış ve bin aydan hayırlı olan “Kadir Gecesi” tesbit edilmemiş, dolayısıyla va’d edilen sevaba kavuşulmamıştır… “Kadir Gecesi”nin isabetli oluşu, Ramazan ayına, Rasulullah (s.a.s.) beyan buyurduğu “Ramazan Hilâli”ni görmekle başlanıldığı takdirde ortaya çıkar ve dosdoğru bir tesbit gündeme gelir…

            Enes b. Mâlik (r.a.), Ubade ibnu’s-Samit (r.a.)’ın şöyle dediğini rivayet eder:

            “Rasulullah (s.a.s.), Kadir Gecesi’ni bizlere haber vermek üzere (hücresinden) çıktı. Derken müslümanlardan iki kişi kavga ettiler.

            Bunun üzerine Rasulullah (s.a.s.):

            Ben, sizlere Kadir Gecesi’ni haber vermek üzere çıktım. Fulan ile fulan kimseler birbirleriyle kavga ettiler de (Kadir Gecesi’nin tayinine aid olan bilgi kalbimden) kaldırıldı. Beklide sizler için bu, daha hayırlıdır. Artık sizler, Kadir Gecesi’ni (yirmiden sonraki) dokuzuncu veya yedinci veya beşinci gecelerde arayın!” buyurdu. 12

 

            İbn Abbas (r.anhuma)’dan.

            Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurur:

            “Siz Kadir Gecesi’ni Ramazan’ın son on günü içinde arayınız. Kadir Gecesi, ya Ramazan’dan kalan dokuzuncu gecede, yahud kalan yedinci gecede, yahud kalan beşinci gecededir.”13

 

            Ümmü’l-mü’minin Âişe (r.anha)’dan.

            Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:                                                                                                  

            “Sizler, Kadir Gecesi’ni Ramazan’ın son on günündeki tek gecelerde arayınız!”14

 

            Muaviye b. Ebu Süfyan (r.a.)’dan.

            Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:

            “Kadir Gecesi, yirmi yedinci gecedir.”15

 

            Zirr b. Hubaş (r.a.) anlatıyor:

            Ubeyy ibn Ka’b (r.a.)’a sordum. Dedim ki:

            -Kardeşin İbn Mesud:

            Kim bir yıl ibadetle kaim olursa, Kadir Gecesi’ne rastlar, diyor.

            Ubeyy (r.a.):

            -O, insanların buna güvenmemelerini kasdetmiştir. Yoksa kendisi, bu gecenin Ramazan’da olduğuna, Ramazan’ın da son on gecesinde, o gecenin de yirmi yedinci gece olduğunu pekâlâ bilir, dedi.

            Sonra bu gecenin yirmi yedinci gece olduğuna istisnâsız yemin etti.

            Ben:

            -Ya Ebu’l-Munzir, bunu, neye istinâden söylüyorsun? dedim.

            Ubeyy (r.a.):

            -Alâmetine yahud Rasulullah (s.a.s.)’in bize haber verdiği nişana istinâden söylüyorum. O gecenin sabahında güneş, şuâsız olarak doğacaktır, cevabını verdi.16

 

            Allâme İbn Hacer el-Askalânî (rh.a.), Kadir Gecesi’nin zamanı hakkındaki görüşlerini naklederken şöyle ediyor:

            “Kadir Gecesi’nin zamanı hakkında yirmi birinci görüş, bunun, yirmi yedinci gece olduğudur. Bu, Ahmed ibn Hanbel’in ve (kendisinden rivayet edildiğine göre) Ebu Hanife’nin görüşüdür. Ubeyy ibn Ka’b, bu görüşü kesin olarak kabul edip, Müslim’de yer aldığına göre bunun üzerine yemin bile etmiştir. Yine Müslim, Ebu Hâzin aracılığıyla Ebu Hüreyre (r.a.)’dan şunu rivayet etmiştir:

            Aramızda Kadir Gecesi’nin zamanını müzakere ettik. Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurdu:

            “Ayın, tabağın yarısı gibi doğduğu zamanı hanginiz zikrediyor (hatırlıyor)?”17

 

            Ebu’l-Hasen el- Farisî bunun, yirmi yedinci gece anlamına geldiğini söylemiştir. Çünkü ay, yirmi yedinci gecede bu şekilde doğar.

            İbnü’l-Munzir:

            “Kadir Gecesi’ni araştıran, yirmi yedinci gecesinde araştırsın.” şeklinde rivayette bulunmuştur.

            Şâfiîlerden el-Hilye isimli eserin yazarı bunu, âlimlerin çoğundan nakletmiştir.

            Yirmi beşinci görüş: Kadir Gecesi’nin son on günün tekli gecelerinde olduğudur. H.z. Âişe ve diğer Sahabîlerin rivayetleri de bunu göstermektedir. Bu, en çok tercihe şayan olan görüştür. Ebu Sevr, Müzerî, İbn Huzeyme ve farklı mezheblere mensub âlimlerden bir gurup bu görüşü kabul etmektedir. Naklettiğimiz bu görüşlerin tümü, yirmi üçüncü geceden sonraki tekli gecelere denk düşer. Bu görüşler, bunun, bu gecelerde olabileceğini anlattığı gibi, Kadir Gecesi’ni bu günlerde arama konusunda ittifak etmektedir.

            İbnu’l-Arabî:

            -Doğrusu bu gecenin hangi gece olduğu bilinmemektedir, demiştir.

            Bu, son görüştür.

            Nevevî, bunu reddederek şöyle demiştir:

            -Hadisler, bunu bilmenin mümkün olduğu konusunda bir birini destekler mahiyettedir. Bazı salih kimseler de bu konuda bilgi vermişlerdir. Bunu, inkâr etmenin ve hangi gecede olduğunu bilmenin mümkün olmadığını söylemenin bir anlamı yoktur.”18

 

            İnsanlar için şahid olan vasat ümmet, önderleri ve hayat örnekleri Rasulullah (s.a.s.)’in Sünneti’ndeki beyan edilen değişmez ölçüye göre “Ramazan Hilâli”ni görüp Ramazan orucuna başladıkları takdirde Kadir Gecesi’nin zamanını doğru tesbit edebilir ve bir ömre bedel bir gecede en büyük hayırlara kavuşa bilirler!.. Doğru tesbit ile kavuştukları be gecede duâları şu olmalı:

            Mü’minlerin annesi Âişe (r.anha)’dan.

            Kendisi:

            -Ya Rasulallah, Kadir Gecesi’ne rastlasam ne duâ edeceğimi bana bildir, diye talebde bulunmuş.

            Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur.

            “Allahım, şübhesiz Sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni affet, dersin.”19

 

1- Kadir, 97/1-5.

2-İslâm Ebu’s-Suûd Efendi, EbuSSUÛD Tefsiri, çev. Ali Akın, İst. 2007, C. 12, Sh.5830.

3- İmam Celâleddin es-Suyutî, el-İtkan Fî ulumi’l-Kur’ân-Kur’ân İlimleri Ansiklopedisi, çev. Doç. Dr. Sakıp Yıldız – Dr. Hüseyin Avni Çelik, İst. 1987, C. 1, Sh. 95-96.

     Ebu Cafer Muhammed b. Cerîr et-Taberî, Taberî Tefsiri, çev. Hasan Karakaya – Kerim Aytekin, İst. 1996, C. 9, Sh. 169.

4- İmam es-Suyutî, A.g.e. C. 1, Sh. 95.

5- et-Taberî, A.g.e. C. 9, Sh. 169.

6-Duha, 44/1-4.

7)- Fahruddin er-Râzî, Tefsir-i Kebir-Mefâtihu’l-Gayb, çev. Prof. Dr. Suat Yıldırım, Vdğ. İst. 1995, C. 19, Sh. 565.

8- Bakara, 2/185.

9-Sahih-i Buhârî, Kitabu’l-İman, B. 25, Hds. 28.

                             Kitabu’s-Savm, B. 6, Hds.11.

    Sahih-i Müslim, Kitabu Salâti’l-Müsafirin, B. 25, Hds. 175.

    Sünen-i Ebu Davud, Kitabu Şerhu Ramadan, B.1, Hds. 1372.

      Sünen-i Nesâî, Kitabu’s-Siyam, B. 39, Hds. 2205.

      Sünen-i Tirmizî, Kitabu’s-Savm, B. 1, Hds. 678.

      Sünen-i İbn Mace, Kitabu’s-Siyam, B. 2, Hds. 1644.

      Sünen-i Dârimî, Kitabu’s-Savm, B. 54, Hds. 1783.

10- İbn Hacer el-Askalânî, Fethu’l-Bârî- Muhtasar, çev. Halil Demir – Soner Duman, İst. 2006, C. 1, Sh. 123.

11- Ahmed Davudoğlu, Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi, İst. T.Y. C. 4, Sh. 275.

12- Sahih-i Buhârî, Kitabu Sıfatu’t-Teravih, B. 5, Hds. 14.

      İmam Mâlik, Muvatta’, Kitabu’l-İtikâf, Hds. 13.

      İmam Buhârî, Edebü’l-Müfred, B. 355, Hds. 813.

      et-Taberî, A.g.e. C. 9, Sh. 183.

13- Sahih-i Buhârî, Kitabu Salâti’t-Teravih, B. 4, Hds. 12.

      Sahih-i Müslim, Kitabu’s-Siyam, B. 40, Hds. 208-211.

      Sünen-i Ebu Davud, Kitabu Şerhu Ramadan, B. 3, Hds. 1383.

      Sünen-i Tirmizî, Kitabu’s-Savm, B. 71, Hds. 791.

      Sünen-i Dârimî, Kitabu’s-Savm, B. 56, Hds. 1789-1790.

14)-Sahih-i Buhârî, Kitabu Salâti’t-Teravih, B. 4, Hds. 9.

      Sahih-i Müslim, Kitabu’s-Siyam, B. 40, Hds. 207.

      Sünen-i Ebu Davud, Kitabu Şerhu Ramadan, B. 3, Hds. 1382.     

      Sünen-i Tirmizî, Kitabu’s-Savm, B. 71, Hds. 789.

      İmam Mâlik, Muvatta’, Kitabu’l-İtikâf, Hds. 9.

15- Sünen-i Ebu Davud, Kitabu Şerhu Ramadan, B. 6, Hds. 1386.

      Ayrıca bkz. Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, C. 4, Sh. 312.

16- Sahih-i Müslim, Kitabu’s-Siyam, B. 40, Hbr. 220.

                                 Kitabu Salâti’l-Müsafirin, B. 25, Hbr. 179-180.

      Sünen-i Tirmizî, Kitabu’s-Savm, B. 71, Hbr. 790.

                                 Kitabu Tefsiru’l-Kur’ân, B. 84, Hbr. 3571.                           

      Sünen-i Ebu Davud, Kitabu Şerhu Ramadan, B. 2, Hbr. 1378.

      et-Taberî, A.g.e. C. 9, Sh. 186.

17- Sahih-i Müslim, Kitabu’s-Siyam, B. 40, Hds.222.

18- İbn Hacer el-Askalânî, A.g.e. C. 4, Sh. 541-542.

19-Sünen-i İbn Mace, Kitabu’d-Duâ, B. 5, Hds. 3850.

      Sünen-i Tirmizî, Kitabu’d-Daavat, B. 88, Hds. 3742.

      et-Taberî, A.g.e. C. 9, Sh. 187.

      Ayrıca bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 6, Sh. 171.

       

 

 

                                    

                                                

logo
Bugünün ihyasından yarının inşaasına
Bize Ulaşın

0(216) 612 78 22

0(216) 611 04 64

vuslat@vuslatdergisi.com

Ihlamurkuyu Mah. Alemdağ Cad.
Adalet Sok. No:11 P.K 34772
Ümraniye / İstanbul